Alın Terimizin Karşılığı: EuroLeague


Çocukluk yıllarımdan itibaren en büyük idealim, sporcusu ve taraftarı olduğum Karşıyaka Spor Kulübü'ne yönetici olarak hizmet edebilmekti. Bu büyük şerefe ulaşabilmek, hayatımdaki tek hedefim olmuştu. 15 yaşında, henüz lise 2. sınıftayken bir yönetim kurulu toplantısına çağırılmamla başlamıştı her şey. Okul üniformasıyla Yalı'daki kulüp binasına gittiğim o toplantının, hayatımın geri kalanına bir yön veriyor olacağını da hissediyordum. Öylesine heyecanlıydım ki, söz hakkı verildiğinde ne diyeceğimi dahi bilememiştim. Ama her şey o gün değişmişti. Taraftarı olarak istisnasız aklınıza gelecek her şeyi yaptığım kulübümün organizasyonlarında aktif olarak yer almaya başlamıştım. Zamanın yöneticileri görevler veriyordu, ben de üstlendiğin tüm sorumlulukları yerine getirmekten müthiş haz duyuyordum. 2007 yılının Haziran ayı da bu hazzın zirvesi oldu. Gelen telefon, KSK Basketbol Şubesi'nin Karşıyaka Arena'daki yönetim toplantısına davet ediyordu. Yutkunup kalmıştım, tarifsiz mutluluk vücudumun her köşesini sarmıştı.

O günü milat olarak kabul edersek, 7 yıl boyunca aralıksız olarak KSK Basketbol Şubesi'nde yönetici olarak görev aldım. Bu büyük onura layık olabilmek adına sarf ettiğim çabanın haddi hesabı mümkün değil. Zira deplasmanda tribünde olay yaşandığı için maç oynanırken sahaya atlamışlığım, gişeye haciz geldiği için kendi kulübümün biletini karaborsacı gibi ceketin altından satmışlığım, profesyonel insan kaynakları uzmanı gibi EuroChallenge gönüllüsü seçmişliğim, gece gündüz çalışarak Türkiye'nin en iyi basketbol sitesini yapıp, kulübün tüm sosyal ağlarının altyapısını hazırlamışlığım da kalmadı. Reklam çalışmaları, internet sitesi, sosyal ağlar, forma-kombine tasarımları başta olmak üzere birçok kalıcı iş ile katkı sağlamaya çalıştım. Basketbol altyapı tarafı ise kelimelerle anlatılacak şeyler değil. Aile kelimesine anlam katan bu olgu, aslında gelen başarıların da ana sağlayıcısı.

Bugün, biraz düşünüp EuroLeague'e giden Karşıyaka'yı düşündüğümde tırnaklarımızla kazıdığımız bir hikaye görüyorum. Büyük emekler görüyorum, azim görüyorum, hırs görüyorum, çaba görüyorum. Hakan Demir'i görüyorum, Ünal Tuncer'i, Gürhan Solakoğlu'nu görüyorum. Tolkar Karace'yi, Mehmet Peköz'ü, Mutlu Altuğ'u, Berkan Erçakır'ı görüyorum. Tamer Ustaoğlu'nu, Turgay Büyükkarcı'yı görüyorum. Aygün Cicibaş'ı, Nazım Torbaoğlu'nu, Gökhan Şensan'ı görüyorum. Ufuk Sarıca'yı görüyorum.
Ve bana Karşıyaka Spor Kulübü'ne yöneticilik yapma imkanı sunarak, hayatım boyunca duyacağım en büyük gurura olanak sağlayan Yusuf Güven'i ve Fatih Diniz'i görüyorum.

5 yıl önce EuroChallenge'da Finlandiya'nın ıssız kasaba takımıyla maç yaparken, şu anda Avrupa'nın en önemli ligine lisans hakkı kazanarak katılan Pınar Karşıyaka'nın bu zaferinde emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Kocaman yürekleriniz ve siz, bizim geleceğimizin temellerisiniz.

Efecan Tekin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İyi ki Varsın Çilek

KSK Basketbol Altyapısı'nda Neler Oluyor?