Zor vs. İmkansız

"Zor" olanlar, bazen "imkansız" olanlara nazaran daha ulaşılmazdır. Çünkü imkansızı mesela bir eşik, belki yeni bir vazgeçiş olarak nitelendirebiliriz. O eşikten sonrasını bilmediğin için de cesaret edebilirsin. Peki ya zorlar? Tahmin ettiğin gibi, asla öyle değiller. Yani aradaki fark, yaralanmak ve ölmek gibi. Bir kabulleniş, mazoşist bir bakış açısı daha ziyade. O zaman imkansızı istemek, obsesif kompülsif bozukluğun işareti mi? Yoksa özgürlük tınılarını kalbinde hisseden, bugün var olan ama yarından habersiz bir canlı türü insanın kendisiyle çelişmesi mi?

Zaman, umursamaz ergen misali hızla akarken, ömür denilen kavramın yaprakları da bir bir dökülüyor. Her yaprak bir umut kaybı, her yaprak bir veda, her yaprak bir diğerinin habercisi. Darmadağın olmuş zihinlerimizde yankılanan birçok kuru gürültü gibi, yanıltıcı.

Korkma, zoru kabullenmek yerine imkansıza da bir şans ver. Geç kalacağını düşünerek korkma, zira geç olma kavramı yokluk kavramıyla eş değer. O uçağı sen kaçırmadın, belki de aslında uçak hiç yoktu. Ömür bunun iyi bir şans, değerlendirmek elinde.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Başka Aile

Alın Terimizin Karşılığı: EuroLeague

İyi ki Varsın Çilek